Allah, itaat etmeyeceğini bildiği kişiden, itaat etmesini bekler mi?

– Allah’ın ilmi ezeli olduğu için cehalet içine sızamaz.
Geçmiş ve geleceği kuşatan bu sonsuz ilmin sahibi olan Allah’ın kimin kendisine itaat edeceğini, kimin etmeyeceğini bilmesi, hem aklen hem dinen zorunludur.
Ancak imtihan işi, imtihan yaptıranın ilmine göre değil, imtihana girenlerin ilmine göre cereyan eder.
Diğer bir ifadeyle, imtihanların âdil olması için, imtihana tabi tutulanların bizzat fiilen imtihana girmeleri gerekir.
Farz-ı muhal bir öğretmen, keramet, feraset, tecrübe, önsezi gibi bir yolla, bir öğrencisinin sınıfta kalacağını bildiği takdirde, ona “okula gelmene, imtihana girmene gerek yok, çünkü ben senin imtihanı kazanmayacağını biliyorum”deyip de “senenin sonu yerine”, senenin başında o öğrenciyi sınıfta bırakması doğru olur mu?
Olmaz, çünkü fiili olarak kişinin pratikte göstereceği durumunu görmeden not vermek büyük bir haksızlık olur.
Böyle bir bilgiye sahip olan öğretmenin söz konusu öğrencinin başarılı olacağına dair bir BEKLENTİ’sinin olmayacağı açıktır.
Bu misalin penceresinden dikkatle bakan, sorunun cevabını da almış olur.
Özetle, Allah ezeli ilmiyle, kendisine itaat etmeyenleri tek tek bilir.
Bununla beraber, adaletin tahakkuk etmesi için onları da imtihana alır. Fakat, kesin olarak itaat etmeyeceklerini bildiği bu kimselerin itaat edebileceklerine dair elbette bir beklentisi olmaz.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir