Zariyat/56 ve Araf/179 ayetleri çelişmiyor mu? Allah cin ve insanları ne için yaratmıştır?

Zariyat/56 ve Araf/179 ayetleri çelişmiyor mu? Allah cin ve insanları ne için yaratmıştır?
Sorunun Cevabı

Değerli kardeşimiz,
Bu iki ayet arasında
elbette çelişki yoktur:
“Ben cinleri ve insanları yalnızca bana ibadet etsinler diye
yarattım.” 
(Zariyat,
51/56)
mealindeki ayette
insanların ve cinlerin varlık sebebi, Allah’a kulluk olduğuna işaret
edilmiştir.
“Andolsun, cinlerden ve insanlardan pek çoğunu cehennem için
yarattık ki, onların kalpleri vardır onunla anlamazlar, gözleri vardır fakat
onlarla görmezler; kulakları vardır ama onlarla işitmezler. Bunlar hayvan
gibidirler, hatta daha da şaşkındırlar. İşte onlar gafillerin ta kendileridir.”
 (A’raf, 7/179)
mealindeki ayette
ise, insanlardan ve cinlerden bazılarının bu kulluk görevini yerine
getirmeyeceklerinden dolayı cezayı hak edeceklerine vurgu yapılarak bu iki
varlık uyarılmıştır.
Bu ayetin anlamı kısaca şudur:
“Cinlerden
ve insanlardan yarattığım bazı kimseler var ki, onlar kendilerine verdiğim (akıl,
kalb, göz, kulak gibi)
 maddi-manevi donanımlarını doğru
kullanmadıkları için netice itibariyle cehenneme
gireceklerdir”.
Demek ki, bu ayette Allah kudretini değil, sonsuz ilmini
konuşturmuştur.
Yani kudretiyle
birilerini zorla cehenneme koyacağını bildirmemiş, bilakis, kulluk için
yaratılan bazı kimselerin kendi özgür iradeleriyle cehenneme götüren yolu
tercih edeceklerini sonsuz ilmiyle– bildiğini ifade
buyurmuştur.
Bu açıklamalardan
anlaşılıyor ki, ayette yer alan ve “cehennem için” şeklinde
meal verilen cümlenin gerçek manası: “…için” değil, “netice
itibariyle”
dir. Yani, ayette yaratmayı ifade eden
“zere’na” 
fiilinin başındaki “lam” edatı,
ecliyet ve sebebiyet için değil, “lam-ı akıbet” olarak
ifade edilen neticeyi bildiren bir edattır.
Nitekim, bazı
müfessirler de bu hakikate işaret etmek için “Zere’na li cehnneme” (cehennem
için yarattık)
 şeklinde meal verilen cümledeki fiilin başında
yer alan “li” edatının illiyet için değil,
akıbet manasında olduğunu vurgulamışlardır. (bk. Beğavî, Razî, Şa’ravî, ilgili
ayetin tefsiri)
Benzer bir ifadeyi
de Kasas suresinde görüyoruz:
“Firavun’un ailesi onu, kendilerine ileride bir düşman ve
başlarına bir 
dert
olması için 
ırmakta bulup yanlarına aldılar.
Doğrusu Firavun da Haman da askerleri de yanılıyorlardı.” 
(Kasas, 28/8)
mealindeki ayette
yer alan “kendilerine ileride bir düşman ve başlarına bir dert
olması için
 ırmakta bulup yanlarına aldılar.” ifadesinde
de “lam”, akıbet
içindir. “Olması için” diye meal verilen “li
yekûne”
 fiilinin başında bulunan “lam” da “ecliyet/nedensellik” için
değil, akıbet
içindir; sonucun ne olduğunu bildirmek içindir.
 Çünkü şu
çok açıktır ki, Firavun ailesi, başlarına dert olsun
diye Musa’yı almamışlar. Ama işin akıbeti ve neticesi itibariyle böyle olmuştur
. (bk.
Beğavî, a.g.y)

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir