Nebe suresi 33. ayet Açıklaması

Nebe-suresi-33.-ayet-açıklaması
Nebe-suresi-33.-ayet-açıklaması
Nebe suresi 33. ayet açıklaması
Açıklama 1: 
Allah Tealâ, ateş ehli olan kötülerin durumlarından bir miktar bahset­tikten sonra, cennet ehli olan iyilerin kurtuluş ve zafer yerinden de söz et­miştir, onlar ateşten kurtulup cennete sokulmuşlardır. Bunun Allah’ın bir lütfu ve ihsanı olduğu açıklanmıştır. İyilerin ve kötülerin durumlarının gösterilmesi, düşünme ve karşılaştırma, cennete götüren kulluğa teşvik ve ateşe götüren masiyet, küfür ve yalanlama konusunda uyarı için bir zemindir. Özet olarak Allah Tealâ kâfirlere olan vaidini andıktan sonra iyile­re olan vaadini de açıklamıştır.
Allah Teâlâ, kullarının uhrevî nimetlere dair yaklaşık bir fikir edinmelerini sağlamak ve onlar­da bir arzu uyandırmak için, birçok âyette olduğu gibi burada da idrak ve anlama gücüne göre temsilî bir anlatımla bu dünyada en çok ihtiyaç duydukları, arzuladık­ları, sevdikleri maddî-bedensel hazlardan örnekler vermiştir. Bu anlatımda Kur’an’ın ilk muhataplarının beklentilerinin dikkate alındığı da söylenebilir, keza bu anlatımdan, âhirette cennete girmeyi hak eden her bir insana, dünyadaki ame­line zihnî ve ruhî kemaline, mutluluk anlayışına ve beklentisine göre neleri istiyor ve bekliyorsa onların verileceği sonucunu çıkarmak da mümkündür.
Bu anlatım, cennette mü’minler için hazırlanan eşleri tasvir etmek­tedir. Bunlar genellikle iki kısımdır: Biri, cennet yaratıldığı zaman orada yaratılan «Huri»denilen ve mahiyeti bizce bilinmeyen bakire ve yaşıt eş­lerdir. Diğeri, dünyadaki sâliha eşlerdir ki, cennete girince onlar da huri misali yaşıt duruma gelir ve genç kız görünümü alırlar.
KE’S, kâse demektir. Dolu kadehe denir. Meşhur mânâda bunun hakikatı, içinde içki bulunan kadehin kendisidir. Özellikle içindeki içkiye de denir. İçki içenlerin asıl maksadı neticede içkinin vereceği neşe olduğu için, daha sonraları bu kelime zikr-i sebeb irade-i müsebbeb (sebebi söyleyip neticeyi kastetme)yoluyla tam neşeden mecaz olarak kullanılmıştır ki, edebiyatta bu mânâda kullanılışı yaygın olmuştur. Şu halde “tam anlamıyla dolgun, vereceği neşe içinde hiç sarhoşluk ve sersemlik bulunmayan, o anda ve daha sonra her türlü gam ve kederden uzak saf ve duru bir hayat zevki” demek olur. Böyle bir hayat ise, “Kuşkusuz ahiret yurdu, işte gerçek hayat odur.”(Ankebut, 29/64) delilince ancak ahiret hayatıdır. Çünkü dünyanın hiçbir neşesi yoktur ki içinde bir keder ve başağrısı bulunmasın.
Bu nedenle “ke’s” demekle gözetilen “tam neşe” mânâsı dünya kadehlerinde, dünya şaraplarında yoktur. Bunlar bir neşeye karşılık bir türlü yıkımla doludur. Bundan dolayı Kur’ân’da dünya şarabı “Şeytanın işinden bir pislik.”(Mâide, 5/90) ve “Günahları faydalarından büyüktür.” (Bakara, 2/219) diye nitelendiği halde, ahiret şarabı “Tertemiz bir içecek…” (İnsan, 76/21) şeklinde nitelenmiştir ki bu, dünyada ancak mutlak bir iman, tertemiz bir aşk neşesi ile ruhani bir gaye halinde düşünülebilir. Bunda cismani zevkten ruhani zevke, geçici güzellik aynasından mutlak güzelliğin şevkine geçen öyle derin ve sonsuz bir sevgiliye kavuşma neşesi vardır ki, yolunda dünyadan geçilir, canlar feda edilir.
 
Açıklama 2:
– İlgili ayetin meali şöyledir: “Şüphesiz, Allah’a karşı gelmekten sakınanlar/takva sahipleri, başarı ve mutluluğa ererler. Onlara bahçeler, üzüm bağları, turunç göğüslü genç yaşıt dilberler, dolu dolu kadehler var.”(Nebe, 78/31-34)
Tabii başka meallerde benzer ifadeler de var dır. Bu konuda şunları söyleyebiliriz:
a) Ayetin ifadesinde “göğüsleri yeni tomurcuklanmış” denilmemiştir. Bazı  meallerde eklenen “henüz” kelimesi, ayetin ifadesinde yer almamıştır. Bu sebeple, ayette “göğüslerin tomurcuklandığı yıl, ay gün” gibi belirli bir zaman dilimine vurgu yapılmamıştır. İfade edilen “göğüsleri tomurcuklanmış olan kadınlar”dır. Bu tomurcuklanma yeni de olabilir, -söz gelişi- 33 yıl önce de olabilir. Ayetin kullandığı ifadeler belirli bir zaman dilimini kesinlikle içermemektedir.
b) Ayette söz konusu edilen kadınlar dünya kadınlarından çok cennetteyaratılmış hurilerdir. Huriler bir anne rahminde değil, Hz. Adem gibi annesiz ve babasız olarak yaratılmışlardır.
Dolayısıyla, onlarda zaman içerisinde büyümek/tekamül etmek yoktur. Yani, göğüsleri yaratıldıklar günden itibaren tomurcukludur. Bu sebeple,“tomurcuklanmanın 10-11 yaşlarında olduğunu” söyleyip, küçük yaşa itiraz etmek yersizidir
c) Bazı alimlere göre ayette geçen “Kevaib” kelimesi, tomurcuklu değil, bakire olan kadın anlamınadır. (bk. Maverdi, ilgili ayetin tefsiri)
d) Bazı alimlere göre ayette geçen “Kevaib” kelimesi, Kâib’in çoğuludur. Kâibise, 15 yaşındaki kızlar için kullanılan bir vasıftır. (bk, İbn Aşur, ilgili yetin tefsiri)
e) Genel anlayışa aykırı da olsa, burada göz ardı edilmemesi gereken şöyle bir yorum da yapılabilir:
– Konumuzu ilgilendiren Surenin 33. ayetinde yer alan iki kelime vardır: “Kevaib” ve “Etrab” kelimeleri. Bildiğimiz yorumlarda “Kevaib” kelimesi “Kâib”in çoğulu olup “Tomurcuklu göğüs”“Etrab” ise Tirb’in çoğulu olup “Yaşıtlar” anlamı verilmiştir. Bu kelimeleri böyle anlamlandırmak yanlış değildir.
Ancak yanlış olmayan bir anlamlandırma da şudur: “Kevaib” kelimesi, “Ke’be”nin çoğuludur. Ke’be kelimesi, “yuvarlak-tümsek” manasına gelir. Mesela: tavlada kullanılan zarlar için de “Ke’be” kelimesi kullanılır. Buna göre, bu kelime daha önceki ayette geçen İneb’in bir vasfı olup üzüm danesi manasında da algılanabilir.
Ayetin ikinci kelimesi olan “Etrab” ise yaşıt anlamına geldiği gibi, “denk”anlamına da gelir. Zaten yaşıt olup yaşta eşit olanlar birbirinin dengi demektir.
Bu yoruma göre ayetin manası “göğüsleri tomurcuklu yaşıt kızlar” değil, “(büyüklük, sağlamlık ve tatlılık bakımından) birbirine denk olan üzüm daneleri” anlamına gelir.
– 31-34. ayetleri bütüncül bir bakışla / siyak ve sibakına bakarak bir değerlendirme yaparsak, bu yorumun yabana atılacak bir şey olmadığını görürüz. Bu hususu birkaç noktada açıklayalım:
Birincisi: Konuyla ilgili bu ayetlerin hiç birinde hurilerden, kızlardan, kadınlardan söz edilmemiştir. Burada “bağ-bahçe-kadın” kompozisyonu gibi genel bir anlayış esas alınarak kadın söz konusu edilmiştir.
İkincisi: Bu yorum, ayetin önceki ve sonraki ayetlerle daha çok uygunluk göstermektedir. Şöyle ki:
Bu ayetten önce yer alan 32. ayette “Onlara bahçeler, üzüm bağları var.” denilmiştir. 33. ayette bu üzüm bağlarında bulunan üzümlerin güzelliklerine işaret edilmiş ve “(büyüklük, sağlamlık ve tatlılık gibi özellikleri bakımından) birbirine denk olan tomurcuk üzüm daneleri var” denilmiştir. Bu ayetten sonraki 34. ayette ise, “(Bu güzel üzüm danelerinden) dolu dolu kadehler var.” olduğuna işaret edilmiştir.
Demek burada, “asmalardan devşirilen ve birbirine denk olan dane dane üzümler  ve o üzümlerden yapılıp dolu dolu kadehlerde sunulan içecekler”söz konusu edilmiştir. Görüldüğü üzere, bu üç ayette, son derece uyumlu bir bütünlük içinde, cennetin bahçeleri, bahçelerin meyveleri ve meyvelerin içecekleri anlatılmıştır.
Tabii ki, daha önceki manalar tefsir kaynaklarında yer lamasına karşılık, bu son yorum yer almamaktadır. Bunu kabul etmezse bile, -yukarıda kaynağı verilmiş olan- bazı tefsirlerde geçtiği üzere, burada “göğüsleri tomurcuklu kızlar” yerine “15 yaşında bekar kızlar” manasını tercih edilebilir.

Anahtar Kelime Alanı: nebe 33 nebe 33 tefsir nebe 33 edip yüksel nebe 33 diyanet nebe 33 arapça nebe 33 sorularla islamiyet nebe 33 hakkı yılmaz nebe 33 english nebe 33 ekşi nebe 33. ayet tefsiri nebe 33 ayet nebe 33 yaşar nuri nebe 33 anlamı nebe 33 açıklama nebe 33 agnostik nebe suresi 33 ateistforum nebe suresi 33.ayet oku nebe suresi 33 ayet türkçe meali nebe suresi 33 anlami nebe 33 dinle nebe suresi 33 diyanet nebe 33 mustafa islamoğlu nebe 33 kuran nebe 33 meali nebe 33 meali diyanet nebe 33 ayet türkçe meali nebe 33 nedir nebe suresi 33 nolu ayet nebe 33 kuranmeali.org quran nebe 33 nebe 33 suresi nebe suresi 33. ayet tefsiri nebe suresi 33. ayet. ahzab 50-52 nebe suresi 33 tefsiri nebe suresi 33 uncu ayet nebe suresi 33 ve 34 nebe 33 34 nebe 33 34 35 nebe 33 36 nebe 32 33 34 nebe suresi 31 32 33 ayet nebe suresi 31 32 33 ayetler nebe 78 33

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Mezhepler Nasıl Ortaya Çıktı? Nasıl Mezhep Kurulur? “Okuyan Mezhebi” Kuruyoruz
Hadisler Sorular

Mezhepler Nasıl Ortaya Çıktı? Nasıl Mezhep Kurulur? “Okuyan Mezhebi” Kuruyoruz

Mezheplerin Ortaya Çıkış Süreci Nasıldı? Mezhepler Nasıl Kuruldu? “Okuyan Mezhebi” Kuruyoruz (Yazıyı PDF dosyası olarak indirmek için BURAYA TIKLAYIN) Yazıya başlamadan önce not: burada yaptığımız şey işin mantığını kavramanızdır yoksa haşa mezhep falan kurduğumuz yok yanlış anlaşılmasın. Bu yazıda isim olarak Mehmet Okuyan’ı seçtik bu sadece bir örnek başka biriside olabilirdi isime değil yazının mantığına odaklanmamız […]

Devamını Oku
Allah-Şeytanı-Kötülük-Yapması-İçin-Mi-Yarattı-2
Sorular

Allah Şeytanı Kötülük Yapması İçin Mi Yarattı?

Yazının Görsel Haline Ulaşmak İçin BURAYA TIKLAYIN Eğer İslam ile ilgili bir mesele hakkında konuşuyorsak İslam’ın konuyla ilgili verdiği bilgilere bakmamız lazım İslam’ın bize verdiği bilgilere göre Şeytan bir “CİN’dir” yine İslam’ın bize verdiği bilgilere göre Cinler de İnsan gibidir. Yerler, içerler, uyurlar, cinsiyetleri vardır, evlenirler, çocukları olur, onların da insan gibi ÖZGÜR İRADELERİ VARDIR, […]

Devamını Oku
Afrikada ki kabileye götürülen televizyon
Sorular Tefekkür

Afrika'da ki kabileye götürülen televizyon

Hayalen Afrika’nın en ücra bir köyüne yolculuk yapalım. Hayatında televizyon görmemiş bu insanlara, uzaktan kumandalı bir televizyonu hediye olarak beraberimizde götürelim. Bir haftalığına köydeki zeki insanları toplayıp seküler bilimin determinist yaklaşımını anlatalım. Daha sonra da televizyonun bilimsel olarak nasıl çalıştığına ilişkin bir teori geliştirmelerini isteyelim. İçlerinden zeki olanı şöyle bir bilimsel teoriyle gelsin: “Televizyon dediğiniz […]

Devamını Oku